Sanat

Bir Sanat Dergisinin Bilançosu Üzerine…

Fırat Arapoğlu

Artisans’ın 2016 yılı Kasım-Aralık ayında ilk sayısını yayınladığında, Türkiye Çağdaş Sanatı’nda bir deneyim alanı oluşturmak üzere tasarlanmıştı. Bugüne kadar yayınlanan sayılarında sanatçılar, eleştirmenler, akademisyenler, küratörler, galericiler, tasarımcılar ve zanaatkarların – ve daha birçok bileşenin- katılımıyla her bir sayıda farklı yazılar ve röportajlar yer aldı. İşte şimdi Artisans’ın 4. yılına girişini kutlama amacıyla dergide haklarında yazılar yayınlanan ve/veya röportaj gerçekleştirilen sanatçıların işlerinden oluşturulan bir kutlama sergisi gerçekleştiriyor.

Çağımızda yayıncılık endüstrisi, internetin ortaya çıkışı ve yaygınlaşmasıyla birlikte kendi konumunu ve rolünü yeniden tanımlamaya çalışırken; Artisans, okurları ve dergiye katkıda bulunanlarıyla birlikte tevazulu ama istekli bir biçimde nasıl bir sanat dergisinin, her şeye karşın yayın hayatına devam edebileceğinin somut bir örneğini sunmaktadır. Bu açıdan basılı yayıncılık, kendi okurunu ve takipçisini oluşturan bir izleyici kitlesini yaratma potansiyeline ve çevrimiçi içeriğin internet ortamındaki dağılma riskine rağmen, belirlediği misyon ve vizyon hedefine direk ulaşabilme olasılığını içeren bir yayın politikasına sahiptir.

İnternet, kuşkusuz toplumun ne olduğu ve ne olabileceği konularındaki anlayışımızı değiştirdi. Tartışmalarda internet içeriğine erişimin sonsuz olanaklılığı, bir derginin dağıtımının sınırlılığının karşısına konuluyor. Fakat aslında sınırlılık olarak görülen şey, bir diyaloğun yaratılması için etkili bir alan sağlama olarak görülebilir ve bu, önemli bir misyondur. Öyle ki, bir sanat dergisi, çevirimiçi örgütlenmenin dışında, kendisine çizdiği misyonu ve oynamak istediği rolü, rahatlıkla oynayabilir ve sürdürebilir. Basılı yayının bu anlamda etkisi, bence uzun bir süre devam edecektir – aynı zamanda bir medium olarak. Öte yandan bir dergiyi çıkarmak, aynı zamanda sanki bir tür sergi kurmak gibidir: Sınırları ve olanakları bellidir. Gerçekleştirme zamanı geldiğinde hayal gücünüzü boyut, biçim ve dil olarak sınırlamanız gerekir. Bu sınır, her bir sanatçı ve yazarın arzu ettiği bir şeydir, çünkü deadline olmadan yön bulamayız.

***

Bir sanat, zanaat ve tasarım dergisi kültür, toplum, ekonomi ve aslında insanlık için neden önemlidir? Bu nedenler kolay sayılamayacak kadar çok: zira hem sayısız, hem anlamlı, hem karmaşık ve hem de iktisadi. Örneğin tasarım ve zanaat sıklıkla dekorasyon olarak kabul edilir ve belki bir dereceye kadar, bu, doğrudur da. Ama Tasarım Bienali gerçekliğinin gösterdiği gibi aynı zamanda toplumsal bir olgudur. Konuyu sadece sanat açısından değil de tasarım ve zanaatı da katarak ele alırsanız temel algı prensiplerinin skalasını genişletebilirsiniz. İnsanlar ana renklere derinlemesine bakmayı ve bildikleri/sevdikleri nesnenin önünde uzun vakitler geçirmeyi severler ve bu sadece bir sanat nesnesi olmayabilir.


Artisans, kuruluşundan bu yana sanat, zanaat ve tasarımın yaşamdaki değerini göstermeye çalışıyor. Peki, bir sanat dergisinin sanat dünyasındaki rolü ne olabilir? Şöyle ki, gerçekleştirilen sergiler ya da sanat dünyasının aktörlerinin yaratabileceği tartışmalar için değerli bir platform olabilir. Bu platformun en önemli avantajı, sanat yazarlarına ve sanatçılara, düşüncelerini sunmaktan ziyade sözcük sözcük örebilecekleri bir yansıtma alanı sağlamasıdır. Bu her bir dergi sayfasının, bir sergi mekanının duvarlarından birisi gibi düşünülmesiyle anlaşılabilir. Tıpkı bir küratörün bir izlek olarak sergiyi tasarlaması gibi, dergi editörü içeriği bir anlatı olarak düzenler.

Öte yandan dergilerin belirli bir yayın zamanında çıkması mesajların belirli bir frekansta iletilebilmesini sağlar. Diğer bir deyişle, bir zaman süresi içerisinde seri olarak çıkan dergi, ileti ve karşı-iletilerin bir zaman dizgesi içerisinde alımlanmasına olanak yaratır. Örneğin bir sayının kendinden önceki sayılardaki dosyalara verdiği reaksiyon önemlidir. Ayrıca bir serginin belirli bir zaman içerisinde gerçekleştirilip, sonrasında unutulma riski, basılı yayınlarla ortadan kalkmaktadır ve bu sergiler sanat tarihinin dizgesi içerisine, çoğu zaman, dergiler aracılığıyla girmektedir. 

Artisans’ın serbest formu, diğer bir deyişle herhangi bir dönem, kurum ve beğeni kriterleri üzerinden angaje bir sanat dergisi olmama durumu sanatçıların, yazarların ve eleştirmenlerin, güncel sergilerden sanat eğitimine kadar önemli ve çeşitli konuları derinlemesine değerlendirmelerine olanak sağlıyor. Yani diğer bir deyişle sanat pazarına endeksli bir yapısının olmaması, dergide ifade özgürlüğünün sonuna kadar kullanılabilmesini yaratıyor. Bundan dolayı, dijital sanattan edebiyatın sanattaki rolüne, modernizmden küreselleşmeye kadar farklı alanlara dair eleştirel yaklaşımlara alan açmaktadır.

Dergide yer alan figür ve konulardan birkaç tanesine bakılarak bu rahatlıkla görülebilir: Derginin ilk sayısında sanat dünyasının önemli tüccarı olan ve Türkiye Sanatı’nın piyasa tarihinin en önemli tanık ve figürlerinden birisi olan Yahşi Baraz, birçok araştırmada referans olarak verilebilecek bir röportaj vermişti. Türkiye’de koleksiyonculuğun nasıl başladığını ve özellikle Türkiye resmindeki önemli altın piyasa yılları bu röportajda görülebilir. Bir sanatçının dünyasını yalın olarak merak ediyorsanız diğer bir sayıda Türkiye Sanatı’nın önemli ismi İsmet Doğan yaklaşımını özetliyor, “sanat aslında bir kimlik sorgulamasıdır”, diyerek.  

**

Arkeoloji, takı tasarım tarihi, Türkiye afiş tarihi, cam sanatı vb. alanlar Artistans’ın bugüne kadarki sayılarında görülebilecek dosya konularının sadece birkaçı. Sanatçılar, küratörler ve galericiler gibi önemli figürler ve hem ulusal hem de uluslararası alanlardan müzeler dergi sayfalarının çoğunluğunda bilgi edinilebilecek kişi/olay/olgular arasında.  

Nitekim Artisans’ın sayılarına bir göz atın; sanat, tasarım ve zanaatkarlıkla ilgili birçok yazı ya da haber bulacaksınız; Afişler, resimler, duvar resimleri, kitap kapakları, portreler ve daha da fazlası. Aslında dergi sanatın, günlük yaşamda ne kadar önemli olduğunu ustaca gösteriyor. Beş harfli sanat sözcüğünün terimler dizgesi o kadar basit değildir, Artisans’ın çeşitliliği işte bu aşamada önem kazanıyor. Örneklersek, eğlenceli çizimler ve renkler özellikle çocuklar için sanatın temel bileşenidir. Yetişkinler içinse bu sanat, sanatçı ve sanat nesnesi terimlerinin anlamlarında yatar. Tasarım ve zanaat dünyası işlevselliği bunların yanına önemli bir bileşen olarak katar. Son olarak müzeler de bunlardan uygun gördüklerini koleksiyonlarına katarlar. Dergideki içerik çeşitliliğini bu örneklem üzerinden düşünmek efektif olacaktır.


Nihayetinde sanatın gücü sadece belirli bir fikri ve anlamı ortaya koyması değildir; aynı zamanda sanat, sıradan olanı daha iyi ve eksiksiz olana dönüştürebilir. Hayatın sıradanlığı ve sıkıcılığı, ancak yaratıcılıkla hareketlenir. Artisans hayatın her alanında var olan bu yaratıcılığı, yeniliği ve hayal gücünü sanatın aracılığıyla ulaşabildiği yerlere iletmeye çalışıyor. Derginin ilk sayısında verdiği röportajda Ali Akay, “Sanat, alışkanlıkları değil, sürprizleri sever genelde” demişti.  Bu ulaşma çabasının 3. Yılını arkada bırakırken, yeni yaşını kutlamak üzere sürprizli bir sergiyle bir araya geliniyor. Ne denir? Nice Yıllara!


Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir